ALİ HAYDAR EFENDİ HAZRETLERİ (AHISKAVÎ)[1870-1960]

Ali Haydar Efendi. Batum’un Ahıska kazasında 1288 (m.1870) yılında dünyaya geldi. Babası Şerif Efendi’dir. İlk tahsilini memleketinde yapmış, daha sonra Erzurum’a gelerek, oradaki Bakırcı Medresesi’ne devam etmiştir. Sonra İstanbul’a giderek Fatih Camii’nde derslere katılmış, Bayezıd Dersiamlarından Çarşambalı Hoca Ahmed Hamdi Efendi’den 1319 (m.1901) yılında icazet almıştır. Hocasının derslerine devam ederken, şeriat kadısı yetiştiren Medrese-i Kuzat’a giderek oradan da diplomasını almıştır. 10 Eylül 1322 (m.1906) yılında yapılan imtihanları kazandıktan sonra. 1318 (m.1900) yılında Fatih Camii’nde talebe okutmaya başlamış, böylece Fatih dersiamları arasına girmiştir. 1909 yılında Fetvahanede fetva verme işine girmiş, gösterdiği büyük iktidarla 1333 (m.1915) yılında, Şeyhülislamlıkta yeni kurulan “Te’lif-i Mesâil Heyeti” reisliğine tayin edilmiştir. 1335 (m.1916) yılında huzur dersleri başmuhataplığına tayin edilmiş, bu dersler 1342 (m.1923) yılına kadar devam etmiştir. Padişahlığın kaldırılması ile bu derslerden mahrum kalmıştır. Meşihat müessesesi kaldırılınca açıkta kalmış ve geri kalan ömründe dersiam maaşı ile yetinmiştir. Ali Haydar Efendi’nin derin bilgisi vardı. Dinî ilimleri gereği gibi kavrayan bir zekâya sahipti. Dört mezhebin fıkhına vâkıf oluşu, her birinden fetva verebilecek seviyede idi. Hitabeti de çok kuvvetli idi. Hitap ettiği cemaati hemen tesir altına alırdı. Uğrunda hayatı boyunca mücadele verdiği en büyük amacı “Allah’ın indirdiği ile hükmetmek” idi. Hayatı boyunca maruz kaldığı bütün sıkıntılara göğüs germiştir. Ali Haydar Efendi, tasavvuf ehli bir zat idi. Zamanının yüksek seviyeli mürşidlerinden idi. Nakşibendiyye tarikatının Halidiyye koluna mensuptur. Tarikat silsilesinde, 35. halkayı temsil eden Bandırmalı Bezzaz Ali Efendi’den inabe alıp sülukünu tamamlamış ve hilafet almıştır. Ali Haydar Efendi, Nakşibendiyye tarikatının şeyhlerinden olan ve silsilede 32. sırada yer alan Mustafa İsmet Garibullah Efendi’nin, Fatih-Çarsamba Cebecibaşı mahallesindeki konağını tekke edinerek, Şeyh İsmet Efendi Dergâhı adını alan bu tekkede, irşad makamına oturmasına rağmen beş yıl kadar bu yere yerleşememiştir. 1338 (m.1919) yılında Ali Haydar Efendi’nin postnişinliği bizzat padişah tarafından tasdik edilmiştir. Müderrislik, Müsevvidlik gibi dinî görevlerden uzaklaştırıldıktan sonra, yıllarını dinî tedrisat ve tasavvuf neşesi içinde geçirmeye hasretmiştir. Kendisine insitapta bulunan birçok müridini Hakk yoluna süluk ettirmiştir. Ömrü dinî diri tutmaya çalışmakla geçmiştir. Kur’an-ı Kerim’i çok okurdu. Basit bir edebin bile terkine rıza göstermezdi. Nefse güvenmemeyi telkin ederdi. Onu mutmainne derecesine çıkarmak için zikir ehli olmak gerektiğini söylerdi. Her gün için 50 bin Kelime-i Tevhid okurdu. Dergâhın bulunduğu evde, 1 Ağustos 1960 yılında ayetler okuyarak ve etrafında bulunanlara sohbetler ederek, tebessüm ederek dünyadan göçtü. Arkasında gözü yaşlı binlerce mürid bıraktı.

Yüce Allah sırrını takdis buyursun.