HACI MUHAMMED OSMAN DEDE (k.s.)

Derleyen: Şahin KARATAŞ

Her yörenin bir manevi büyüğü vardır, O yöre insanının, toprağın üstündeki gönül

sultanlarına olduğu gibi, toprağın altındaki bu mümtaz Hâk dostlarına da sahip çıkması bir

vecibedir. Yakın çevremizde Kastamonu’da Şeyh Şaban-ı Veli, Çerkeş’te Piri Sani,

Atkaracalar’da Hoşlamlar, Ilgaz’da Şeyh Yunus, Gerede’de Ramazan Efendi, Bolu’da

Hayreddin Tokadî, Bartın’da Ebu’d-Derda, Safranbolu’da Ergüllü Baba ve Karabük’te

Bahaddin Gazi bildiğimiz ziyaret yerleridir. Bu manada Orta ilçemizin manevi kurucusu

Osman Dede Hazretleridir.

Türk – İslâm mutasavvıfı Osman Dede, Akşemsettin Hazretlerinin değerli

müritlerindendir. 1425 – 30 yılları arasında doğduğu tahmin edilmektedir.

Akşemseddin’e mürid olması nedeniyle, Osman Efendi’nin Hacı Bayrâm-ı Velî’nin

kurduğu Bayramî tarikatine mensuptur. 1470’lerde Cem Sultan Medresesinde müderrislik

yaptığına göre, 1459’da vefat eden Akşemseddin Hazretleri’nin müridi olması tarihen

mümkündür.

Osman Dede’nin İstanbul’un fethi sırasında 20-25 yaşında olduğunu varsayarsak,

1425-30 yılları civarında doğmuş olduğu söylenebilir. Bu durumda Cem Sultan Medresesi

hocalığına başlaması, 40-45 yaşları civarındadır. Eyüp Sultan’ın kabrinin bulunmasında

Akşemseddin ile birlikte olduğu rivayeti, fethin kutlu askerleri arasında yer almış olduğunu

göstermektedir. (Hakkı Duran)

DOĞUM TARİHİ

OSMAN DEDE ve EYÜP SULTAN’IN KABRİNİN BULUNMASI

Osman Efendi, Akşemseddin(1390-1459) Hazretlerinin müridi olduğundan

İstanbul’un fethi sırasında Akşemseddin Hazretlerinin yanında bulunmuştur.

Fâtih Sultan Mehmed Han, fethi müteakip, Akşemseddin Hazretlerinden Eyyûb

el-Ensâri’nin kabrini bulmasını talep etmiştir. Ak Şeyh, saatlerce niyaz ve murakabede

kaldı, kalp gözüyle baktı, yalvarıp yakardı, gözyaşları döktü ve sonunda Ebu Eyyûb’ün

mezarını buldu. Şüphesiz yanında her an emrine hazır müridleri de bulunuyordu.

Bunlardan biri de Çankırılı Osman’dı.

Akşemseddin Hazretlerinin emriyle Osman Efendi, Eyüp Sultan’ın kabrinin tam

yerini tespit için asâsı ile toprak zemine vurmaktadır. Tam kabrin üzerinegeldiğinde,

asâsı ile yere vurmaya başlayınca: “Behey Kocagöz ! Karnımı mı yaracaksın? Yavaş

ol!” diye bir hitap duyulur. Eyüp Sultan, ona doğrudan seslenerek yerini belli etmiştir.

O nokta kazılınca Eyüp Sultan Hazretleri’nin naaşı ortaya çıkar. (Hakkı Duran)

Böylece Eyüp Sultan Hazretlerinin kabrinin bulunması gerçekleşmiş, bu şeref

Akşemsettin Hazretleri ile Osman Dede Hazretlerine nasip olmuştur.

CEM SULTAN KÜLLİYESİ

1469’da Kastamonu’da kısa bir müddet valilik yapan Fatih Sultan Mehmed’in

oğlu Cem Sultan, içinde bulunduğumuz bu türbenin olduğu mahalde kendi adını taşıyan

(Cem Sultan Külliyesi) adıyla bir külliye yaptırmıştır. Bu külliyede medrese, hamam ve Cuma

Camii bulunmakta ve etrafında Cuma günleri pazar kurulmakta idi. Bu cami, cumhuriyet

devrine kadar ayakta kalmıştır. Sözkonusu cami ve külliyenin Cem Sultan’a ait

olduğuna dair ferman mavcuttur. Bu ferman Orta’da eski bir aileden olan Börekçioğlu

merhum Yusuf Hocanın elinde görülmüştür. Orta’da bölge okulu yapılırken bu caminin

enkazından da faydalanılmıştır.

Osmanlı şehzadesi Cem Sultan’ın Orta kazasında Orta merkeziyle Basdak ve

Kanlıca köyleri arasında yaptırılmasını emrettiği Cuma Camiine bir imam – hatip tayini

gerektiği zaman tayin olunacak hatibin bu muhitten seçilmesi de emrolunmuştur. O

sırada Orta kazası köylerinde hizmet veren imam – hatiplerden Hacı Osman ismindeki

bu zat camiye hatip olarak tayin edilmiş ve bu camide görev yapmıştır.

Hacı Osman Dede bir hasât mevsiminde köylülerle kırda yemek yerken yanlarına

bir fakir gelir. Üstü başı eski ve yırtık olan bu fakiri sofrasına buyur ederler. Yemek

esnasında Hacı Osman Velî tarafından “Yolculuk nereden nereye?” diye sorulunca

“Mekke’den İstanbul’a!” cevabı alınır. Yemekteki köylüler bundan bir şey

anlayamamışlar. Yolcu, Hacı Osman Efendi ile helalleşip oradan ayrıldıktan sonra Hacı

Osman Dede’nin köylülere “Allah’a (c.c.) hamd ü senâlar olsun ki, işte bugün Hızır

Aleyhisselam ile bir yemek yedik” demek suretiyle yanlarına gelen fakirin Hızır

aleyhisselam olduğunu bildirdiği söylenir.

Muhitinde çok sevilen bir âlim olduğu bilinen Hacı Osman Efendi Hazretleri

keşfi (kalp gözü) açık, hem zâhir, hem bâtın ilimler ile mücehhez bir Hâk dostudur.

(Tayip Başer)

ASÂ SUYU

Tasâvvuf erbabı nezdinde asâ taşımanın özel bir anlamı vardır. Büyük velilerin

asâlarını yere vurmak suretiyle su çıkardıklarına ilişkin menkıbeler bir hayli yaygındır. Bu

şekilde çıkarıldığı rivayet edilen sulara “asâ suyu” denilmektedir. İshak Tekin’e göre,

günümüzde Orta İmam Hatip Lisesi bahçesinde bulunan çeşmenin kaynağı, Osman Dede’nin

“asâ suyu” dur.

Türbenin ihyası Osman Dede’nin ruhaniyetinden tezâhür etmiş olmalı ki; Osman

Dede, Basdaklı bir zâtın rüyasına girmiş. “Benim türbemi İshak (İshak Tekin) yapacak!..”

demiş. Türbe kapısına neden “Hâce Muhammed Osman” diye yazıldığını ve türbe yapma

fikrinin nereden çıktığını sordum. Sadece “Ben kendi başıma nasıl böyle bir işe kalkarım

?” diye cevap verdi.

Hacı Osman Dede Hazretleri, yöremizin manevi mimarıdır. Allah dostu, gönül

insanlarına sahip çıkmak hepimiz için bir vecibedir.

1469’larda  Hacı Osman Efendi nâmına yapılmış, günümüzde hiçbir parçası kalmamış

olan Orta’daki Cem Sultan Külliyesi ihyâ ediliyor.

Osman Dede Türbesi’nin bazı hayırseverler tarafından türbe mimarisine uygun tarzda

yeniden inşâ edildiğinden bahsetmiştik. Aynı hayırseverler, aynı yerde bu kez bir câmi inşâ

etmek üzere kolları sıvadılar. Osmanlı Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği öncülüğünde 25

Nisan 2010’da temel atma töreni yapılan cami 20 Mayıs 2012’de ibadete açıldı. Cenâb-ı Hâk

(c.c.) bu eserlerde emeği geçen herkesten razı olsun!..

Elâ inne evliyâAllah Lâ havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenûn. (Yunus sûresi 62. ayet)

“Onlar Allah’ın veli kullarıdır, ki Onlar için ne bir korku, ne bir hüzün vardır.”

TÜRBENİN İNŞÂSI

KÜLLİYE İHYÂ EDİLİYOR

Şahin KARATAŞ